Bir musibet veya ölüm vukuunda siyah giyinmek çirkin bid’atlerden biridir. Bunun ne din, ne de Hz. Peygamber’in sünneti ile ilgisi vardır. Bu sonradan dine sokulmuş bir şeydir. Oysa Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Her sonradan (dine sokulmuş) olan şey bid’attir. Her bid’at sapıklıktır. Her sapıklık ise ateştedir.
Görünen odur ki İslâm toplumunda bu âdetin çıkış sebebi, eskiden beri siyahın musibet işareti olmasındandır. Nitekim insanlar siyah gelinlik giymiyor, siyah ihram giysisi kullanmıyor, ölüyü bile siyah ile kefenlemiyorlar.
Her durumda beyaz giymek sünnettir. İnsan sıkıntı ve musibet içinde de olsa, şen ve bolluk içinde de olsa böyledir.
Ebu Dâvud ve Tirmizî’nin Abdullah b. Abbas’tan rivayet ettiklerine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Beyaz elbise giyiniz. Çünkü o sizin giysilerinizin en hayırlısıdır. Ölülerinizi de beyaz ile kefenleyiniz.
Neseî, İbn Mâce ve Hâkim’in Semüre’den rivayetine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur.
Beyaz giyisi(ler) giyiniz. Çünkü beyaz çok iyi ve çok temizdir. Ölülerinizi de beyaz bezle kefenleyiniz.
Cenaze nedeniyle göğüs üzerine siyah bir işaret takmak veya siyah kıravat takmak, aynen siyah giyinmek gibidir. Bunların da din ile bir ilgisi yoktur.
Ölüm gibi bir olayla karşılaştığında insanın yapacağı en iyi şey Allah’ın takdirine razı olup, sabrederek Allah’a ait olduğunu düşünmek ve bunu ikrar etmektir. Böyle bir durumda olan kimse şu âyette söylenilenleri de düşünmelidir:
Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan ve ürünlerden azaltmak (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey Peygamber!) Sabırlı davrananları müjdele. İşte o sabredenler, kendilerine bir belâ geldiğinde “Biz Allah için varız ve sonunda O’na döneceğiz” derler. İşte rablerinden bağışlamalar ve merhametler hep onlaradır. Ve yalnızca onlar yolun doğrusunu bulmuşlardır. (Bakara/155-157)