Hz. Ali şehit edildiğinde oğulları Emeviler’in kabre bir şey yapmasından korktukları için, onun kabrini gizlemek istediler. Bu sebeple Hz. Ali’nin kabrinin nerede olduğu hakkında insanları zan-na sevkedecek bir defin işlemi yapılmıştır. Şöyle ki: Bir deve üzerine içerisinden kâfur kokuları yayılan bir tabutu iplerle bağladılar. Gece karanlığında tabutu Kufe’den çıkardılar. Böylece defin işleminin Hire’de olacağı düşüncesi veriliyordu. Bir çok yerde mezar çukurları kazıldı. Caminin bir yerine, başkanlık sarayının bir yerine, Ca’de b. Hübeyre el Mahzûmi oğullarının yurdunda bir yere, Abdullah b. Yezid el-Kasri’nin yurdunda Varraklar kapısı hizasında mescidin kıblesini izleyen bir yere, Künase denilen yere, Seviyye denilen bir yere çukurlar kazıldı. Böylece insanlar için Hz. Ali’nin kabrinin yeri meçhul kaldı.
Hz. Ali’nin nereye gömüldüğünü ancak oğulları ve en yakın adamlarından başka kimse bilmiyor. Onlar Ramazan ayının 21. gecesi seher vaktinde Hz. Ali’nin cenazesini alıp Necef teki Gariy denilen yere halifenin vasiyeti üzerine defnetmişlerdir.
Bunu bilenler bildi, bilmeyenlere Hz. Ali’nin kabrinin yeri gizli kaldı. Ertesi günü çeşitli dedikodular aldı yürüdü. Kabrin yeri hakkında çeşitli sözler söylenmeye başladı.
Gene İbn Ebi’l Hadid’in rivayetine göre Hz. Hüseyin’e birisi: “Halifeyi nereye defnettiniz?” diye sordu. Hz. Hüseyin şu cevabı verdi: “Halifeyi gece evinden çıkardık. Eş’as b. Kays’ın evine uğradık. Sonra Gariy yakınındaki Zahr denilen yere götürdük.”
İbn’ul Hadid sonra şöyle der: Bu rivayet doğrudur. Kabrin yeri hakkındki uygulama da buna göredir. Bir insan babasının kabrini yabancıdan daha iyi bilir.
Ali oğullarının ziyaret ettiği kabir Gariy’deki kabirdir. Hz. Ali’nin oğulları “Bu babamızın kabridir” demişlerdir. Şia olsun başkaları olsun bu hususta şüphe etmezler. Ali oğullarından maksat Hasan, Hüseyin ve diğer evlatlarının soyundan gelen çocuklardır. Hz. Ali’nin sülalesinden olan eskilerden ve yenilerden her biri bizzat Hz. Ali’nin kabri başında durmuş ve onu ziyaret etmiştir.
İbn’ul Cevzi Hafız Ebu’l Ganâim’den şu rivayeti tarihinde kaydediyor:
Küfe’de üçyüz sahabi vefat etmiştir. Hz. Ali dışında bunlardan hiç birinin kabri belli değildir. Bu kabir, şimdi insanların ziyaret ettiği kabirdir.
Cafer Sâdık’ın oğlu Muhammed ve babası Hasan b. AH b. Hüseyin o kabre gelerek onu ziyaret etmiştir. O zamanlar meşhur olmuş açıkta bir kabir yoktu. Ancak orada dikenli ağaçlar vardı. Deylem valisi Muhammed b. Zeyd’e gelip kabrinin olduğu yere kubbe yaptırdı.
İhtimal ki Hz. Ali’nin defninin gizli yapılması pek çok tarihçinin kabrinin yerinin kesin olarak belli olmadığını söylemesine sebep olmuştur.
Hz. Ali (Radiyallahu Anha)
Mü’rninlerin emiri Hz. Ali Ebû’l Hasan künyesine sahip olup Ebû Tâlib’in oğlu, Hz. Peygamber’in amcazadesi ve kadınların efendisi Hz. Fatıma’nın kocası, hulefâ-i râşidinin dördüncüsü, cennetle müjdelenen on kişiden biridir.
Nevevi’nin Tekzibinde ifade edildiği üzere Hz. Ali meşhur âlimlerden ve zahitlerden biridir. Ayrıca ilk müslüman olanlardandır. Zira gençlerden ilk müslüman olan odur.
Hz. Ali Rasûlullah’tan 586 hadis rivayet etmiştir. Bunlardan yirmisini Buharî ve Müslim birlikte, 9’unu Buharı, 15’ini Müslim tek olarak rivayet etmiştir.
Pek çok sahabi ve tabiin kendisinden hadis rivayet etmiştir.
Nevevi az önce adı geçen kitabında şöyle der: “Pek çok içinden çıkılmaz mesele hakkında sahabenin Hz. Ali’ye sorular sorduğu, onun sözüne ve fetvasına başvurduğu meşhurdur.”
Hz. Ali hicretin kırkıncı yılında Ramazan ayının on yedisinde İbn Mülcem mel’unu tarafından öldürülüp şehit olmuştur.
Hz. Ali’nin kabrine gelince, onun yerini belirleme hususunda tarihçiler ihtilaf etmişlerdir.
Bu kitabımızda daha önce Hz. Ali’nin kabrinin Irak’ta Necef şehrinde olduğuna dair bir söz geçmiştir. Fakat îbn Teymiye bunu kabul etmiyor ve: “Oradaki mezar Muğire b. Şu’be’nindir” diyor.
Hz. Ali’nin Medine’deki caminin bir kenarında veya Kufe’de Ga-riy denilen yerde veya Kufe’de Başkanlık sarayı’nda defnedildiğine dair rivayetler vardır.
Tercih edilen görüşe göre Hz. Ali’yi defnetme görevini üstlenenler, Haricîlerin kabri eşmemesi için kabrin bulunduğu yeri gizlemişlerdir.