1- Bir çok köyde cuma namazının kılınmasına izin verilmiş olduğundan beldeler gibi köylerde de cuma namazı kılınagelmiştir,
2- Bir köylü cuma günü bir şehire gidip cuma vaktine kadar orada kalmak niyetinde bulunsa kendisine cuma namazı farz olur. Fakat vakti gelmeden evvel şehirden çıkmaya niyet ederse kendisine cuma namazı farz olmaz.
3- Cuma günü zevalden sonra cuma namazını kılmadan sefere çıkmak mekruhtur. Zevalden evvel çıksa mekruh değildir.
4- Özürlü ve tutuklu olanların cuma günü şehirde Öğle namazını, cuma namazından evvel kılmaları mekruhtur. Aynı şekilde cuma namazı kılındıktan sonra da cemaatle kılmaları mekruhtur. Öyle kimselerin öğle namazlarını cuma namazı kılındıktan sonra kılmaları müstehaptır.
5- Bir kimse özrü olmadığı halde cuma namazını kılmadan evvel öğle namazını kılsa bu namazı ne kadaar caiz olsada cuma namazını terk ettiği için günahkar olur. Şu halde böyle bir kimse daha sonra cuma namazını kılmak için cuma namazı kılınmadan camiye yönelse kıldığı öğle namazı nafile namaz yerine geçer. Cuma namazına İster yetişsin, isterse yetişmesin, İster niyetinden vazgeçsin isterse vazgeçmesin bu itibarla cuma namazına yetişmezse öğle namazını yeniden kılması lazım gelir. Her iki imama göre gidip cuma namazına başlamadıkça kılmış olduğu öğle namazı batıl olmaz.
6- Cuma için tedbir almak, yani yıkanmak, güzel ve temiz elbiseler giymek, misvak kullanmak, hoş koku sürmek müstehaptır. Minarede ezan okununca da hemen camiye koşmak vaciptir.
7- Cuma günü camiye erkence gitmek mendup olduğu gibi, iki rek’at tahiyyatü’l mescid namazı kılmak, Kehf suresini okumak ve dinlemekte menduptur.
8- Camiye giden kimse eğer hutbeye başlanmamışsa başkasını rahatsız etmemek şartıyla hatibe yakın bir yerde oturması iyi olur. Şayet yer bulamazsa yerinde oturur. Eğer yer bulamaz ve ilerdeki saflarda boşluk bulunursa zaruret olduğundan oraya oturabilir.
9- Hatip minbere çıktığı zaman cemaatin dinleyip susması lazımdır. Selamlaşmaması, nafile namaz kılmaması lazımı gelir. Hatta ve hattaki cemaatin selat ve selamda bulunmaları daha caiz olmaz. Yani hutbede Peygamber efendimizin (sav) mübarek isimleri geçince cemaat salat ve selam getirmeyip yalnız dinlemekle yetinmelidir. Ebu Yusuf a göre bu durumda gizlice selatü selam okunur.
Cuma namazını hutbeyi okuyan kimsenin kıldırması daha faziletlidir. Cuma namazı daha bitmeden imama tabi olan kimse cuma namazını tamamlar. İmama teşehhüdde veya secde-i sehivde uyan kimse yine cuma namazına yetişmiş olur. İmam Muhammmed’e göre ise ikinci rek’atm rükusundan sonra imama tabi olan kimse artık cuma namazını kılmaz, öğle namazını tamamlar.
Cuma namazından evvel ve sonra dörder rek’at nafile namaz kılmak sünnettir. Aynı öğle namazının sünneti gibi kılınır ve Cumanın ilk sünnetine diye niyet edilir. Cami İçinde okunan ikinci ezandan ve hutbeden sonra kamet getirilerek iki rek’atlı cumanın farzı cemaatle kılındıktan sonra dört rek’atlı zuhri ahir namazı kılınır.
Bu dört rek’atm arkasındanda vaktin sünneti niyetiyle tam sabah namazını sünneti gibi iki rek’at namaz kılmak daha uygun olur.
Bunların delilleri şöyledir; Resuli Ekrem (sav) cumadan evvel dört rek’at nafile namaz kılmış ve bunun üzerinede ashab-ı kiram devamlı olarak kılmışlardır. Nebi’i Zi’şan Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
Sizden biriniz cuma namazı kıldığı zaman bundan sonra dört rek’at daha kılsın. [27]
Cuma namazından sonra kılınan namazın en azı iki rek’attır. Zira Hz Peygamber (sav) cuma namazından sonra iki rek’at nafile namaz kılardı. En çok miktarı ise altıdır. Bunun delili ise İbn Ömer’den şöyle naklolun muş tur:
Resulullah (sav) cuma namazından sonra altı rek’at namaz kılardı. ”
Cuma Namazı
[27] Müslim, Ebu Hureyre’den rivayetle cuma 67, 69